Tombul Çocuklar ve Hımbıl Çocuklar

TOMBUL ÇOCUKLAR İLE HIMBIL ÇOCUKLAR

Konuya bir olayla girelim:


Ailenin 2 çocuğu var. Anne - baba başka çocuk istemiyor. Yaşamın cilvesi. Tedbirsizlik diyelim, dikkatsizlik diyelim, bilgisizlik diyelim 3. çocuk doğuyor. Çeşitli duygu ve düşüncelerle doğumu da önleyemiyorlar. İstenmeyerek doğan çocuklara genelde Songül, Soner, Yeter, Nihayet gibi isimler veriliyor.

Songül doğdu sayalım. Songül istenmiyor. Ama kendi çocuğunu istememek büyük bir toplumsal ayıp ve günahtır.

İşte bu AYIP duygusu bilinçaltına itiliyor. Bir bakıma saklanıyor. Bilinçaltına atılmış bu duyguyu bastırmak için Songül'ün üzerine daha fazla düşüyor aile. Onu hep temiz-pak giydiriyor, şekerlemelerle pastalarla besliyor. Öteki çocuklardan ayrı ayrı tutuyor, gereğinden fazla şımartıyor. Bilinçaltı duygusunu bastırmak için çırpınıp duruyor aile.

Ailedeki olumsuz bilinçaltı duygusu, gerçek ana-baba sevgisinin doğmasını engelliyor. Songül ise, doğal ana-baba sevgisine ulaşabilmek duygusu ile bol bol yiyor tombullaşıyor, şımarıyor hımbıllaşıyor. Gerçek sevgiyi alamayan Songül'de bedensel ve psikolojik dengesizlikler oluşuyor.

Su Gibi Duru Sevgi:

Suyun yerini hiç bir içeceğin tutmadığı gibi gerçek sevginin yerini de hiç bir etkinlik tutmaz. Su toprağı besler, ürünü geliştirir. Ama suya asitler, zehir ve zararlı maddeler karışırsa o su, toprağa da, ürüne de zarar verir.

Tombulluk: (Şişmanlık)

Tombulluk, çocuktaki duygusal ya da beslenme bozukluğu sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Çok yemenin sağlıklı olma belirtisi sayıldığı kimi ailelerde, çocuk çok yemeye zorlanır. Bu durum şişmanlığa yol açar. Şişmanlayan çocukta yağ özümlemesi çok olur. O nedenle de çocuk çok acıkır. Çok acıkan çocuk çok yemek yer ve daha da şişmanlar.

Böylece şişmanlık, şişmanlığı getirir.

Çocuktaki şişmanlık, bebeklik dönemindeki beslenme yanlışlıklarından da olmaktadır. Aç olmayan bebeğe gıda vermek doğru değildir. Kimi anneler, çocuğunu çok sevdiğini göstermek için çocuğu çok yemeye zorlarlar. Bunun temelinde çocuğa hizmet etme duygusu yatmaktadır. Aslında çocuğunu istemeyen ya da sevmeyen anne, bu yollarla çocuğunu sevdiğini, kendine ve çevreye kanıtlamaya çalışmaktadır. Bir başka deyişle anne, bilinçaltındaki boşluğu (sevgi yokluğu) kapatmak için çocuğuna aşırı yedirme ve onu aşırı koruma yönüne gider.

Bu durum bilinçsiz ve sonu gelmeyen  bir yanlış gidiştir. Böylece annenin duygusal boşluğu, çocuğa geçer.

Çocuğun sevilmemesi ya da aile içindeki çeşitli üzücü olaylar da çocuğun aşırı yemek yemesine yol açabilir.

Çocuk aşırı yemek yiyerek şişmanlar ve içinde bulunduğu sıkıntılı ortama katlanır duruma gelir. Şişmanlık ona rahatlık getirir. Bu nedenle çocuk, bilinçsiz olarak, şişmanlığını korumada yarar umar.

Yetişkinlere sevimli görünen tombul çocuk, çoğu kez arkadaşları arasında alay konusu olur. Yeterli uyum gösteremeyeceği için rahatça oyun kümelerine katılamaz. Bu nedenle yalnızlığa itilir. Utangaçlık ve güvensizlik duyguları içine girer. Güven kazanmak ve rahata kavuşmak için daha çok yemek yer ve daha çok şişmanlar.

Böylece çocuk, gitgide sosyal ve duygusal yönden kendi  kendini toplumdan uzaklaştırır.

Şişmanlığın giderilmesinde, fiziki önlemler yanında toplumsal ve duygusal önlemler de birlikte ele alınmalıdır. Çocuğun yalnız kilo vermesi yeterli değildir. Çocukta kilo düşme önlemleri yanında bağımsızlığının geliştirilmesine, kendiişlerini kendisinin yapmasına, psikolojik güçlerini yapıcı ve yaratıcı yollarda kullanmasına olanak hazırlanmalıdır. Böylece çocukta güven duygusu ve yaratıcı güç filizlenir. Şişmanlığı oluşturan fizik enerji

Psişik enerjiye dönüşür. Çocukta yaratıcı zekâ gelişir. Bu arada şişmanlık kaybolur ve çocuğun bedeni de düzene girer.

Şişman çocuğun psikoterapi çalışmalarında çocukla birlikte anne baba da terapiye davet edilmelidir.

İngiltere'de bir söz vardır: ''Bir çocuğu eğitmek istiyorsan anneanneden işe başla.''Ülkemizde çeşitli nedenlerle çocukların anneannelerine ulaşılamıyor. Terapi amacıyla bana getirilen çocukların ailelerine ÇOCUĞUNUZUN BAŞARISI ELİNİZDEDİR adlı kitabı armağan ediyorum. Bu kitabı okuyarak anne-babalar da kendi kendilerini terapi etmiş oluyorlar. Kitabı okuyan kimi anneler telefon açıyorlar bana:

-Kitabınızı 3 kez okudum. Her okuyuşumda yeni düşünceler oluşuyor zihnimde. Çok güzel kitap.

Kaçıncı kez olmalı ki bu söylenen, benim de yanıtım hazır olağan olarak:

-O kitap yediveren gibidir. Okudukça zihninizde yeni ve güzel düşünceler oluşur.

Şişman çocukların çoğu, büyüdüklerinde obazite'ye adaydırlar.Yetişkinlerdeki Obazite  ise 

Kısırlık, uykusuzluk, kanser vb hastalıklar ile sosyal dışlama durumlarına neden olabiliyor.

Kaynak: Sitenin giriş yazısında adı geçen Çocuğunuzun Başarısı Elinizdedir adlı kitap. Sayfa:20-24 ile 43-44)

 




Saat
 
 

 
Bugün 29 ziyaretçi (36 klik) kişi burdaydı!
ysfgunduz.tr.gg
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol