Çocukları İle Caddelerde Gezinen Anne Babalar

ÇOCUKLARI İLE CADDELERDE GEZİNEN ANNE VE BABALAR ÜZERİNE

 

Bu yazının siteye girmesinin kaynağı 40 yıl önceye dayanıyor. Olay öylesine etkilemiş olmalı ki beni, bunca yıl zihnimde dolanıp duruyor: 1974 yılı ortaları. Ankara’da yaşıyorum. Kızılay semtinde, kaldırımda yürüyorum bir gün. İyi giyimli bir bayan, sağına soluna bakmadan dimdik yürüyor sol yanımda. Küçük dağları değil de büyük da ben yarattım havasında. Bayan beni az geçince baktım. Arkasında yürüyen bir çocuk var.6-7 yaşlarında. Ancak çocuğun boynunda  süslü bir halka var. Bayanın belindeki süslü bir kemere  gene süslü bir iple bağlanmış halka. Çocuk yürüyüşünü bayana göre ayarlıyor. Çocuğun yüzüne baktım. Başını sağa sola çevirerek yürüyordu. Tıpkı yedeğe alınan köpek yavruları gibi. Boynuna halka takılan çocuğun, bayanın çocuğu olduğunu düşündüm elbet. İçim cız etti. Yer kürede böylesine niteliksiz bir davranış görülemez. O nedenle olmalı ki yıllar boyu unutamadım bu olayı.

 Bilindiği üzere anneler ve babalar yolda çocukları ile yürürlerken el ele tutuşurlar. Ya de yan yana yürürler. Anne babaların çocukları ile eşit koşullarda yürümeleri, çocukların kişilik gelişmeleri bakımından çok önemlidir. Çocuk kalabalık içinde yürürken kendini çocuk saymaz. Kaldırımda yürüyen yüzlerce kişiden birisi sayar. Anne çocuğunu arabaya bindirmiş yürüyüşe çıkıyor. Ama çocuk, arabadan iniyor ve kendi arabasını kendisi iterek yürüyor kaldırımda. Çocuğun bu davranışı elbette çok yararlı. Çocuk da herkes gibi olmak ve herkes gibi davranmak istiyor. Çocuğun bu duygusal yaşantısından yararlanılarak, birçok olumlu davranışlara yönlendirilebilir çocuklar.

 Nerede bir çocuk görsem,

Gözlerinin içine bakarım çocukların.

Okul kıvancı görürüm gözlerinde

Hemen öğretmeni olurum onların...

 Kaldırımda yürüyorum, Göztepe’den, Güzelyalı Parkına doğru. Sol tarafımda büyük bir giyim mağazası var. İki genç bayan, çocuk arabaların dayamış camekâna, giysilere bakıyorlar. Çocuk arabalarının yanına varınca durdum. Benden yana olan arabaya baktım. Bir buçuk iki yaşlarında bir çocuk. Fal taşı gibi açılmış gözlerini bana dikerek parmaklarıyla mesaj vermeye çalışıyor. Ben de parmaklarımla onun yaptıklarını yaptım. Çocuk daha bir neşelendi. Bizi gören anne gülümsedi. Anneye dedim ki:

-Maşallah, çok zeki bir çocuğunuz var. Yalnız İzmir'in değil, Ege’nin de efesi olacak bu çocuk.

Anne çok mutlu oldu, gülümsedi. Öbür bayan:

-Bu çocuğa da bakar mısın? 

İkinci arabadaki çocuğa baktım. Çocuğun gözleri dalgındı. Çevre ile bir ilgisi yoktu. Suratı da asıktı. Anneye dedim ki:

-Oğlunuz dünyaya küsmüş. Beni sevip okşamıyorlar diye.

Anne:

Parmağını emdiği için mi söylüyorsunuz?

Çocuğa tekrar baktım. O an parmak emmiyordu:

-Bakın dedim,şu an parmak emmiyor.Çocuk parmağını emiyorsa kimi sıkıntıları var demektir.Gereksinmesi olan sevgiyi alamadığı için parmak emerek yalancı bir haz duyar.Sana bir site vereyim (www.ysfgun duz.tr.gg) diyerek kartımı uzattım:

-Bu siteyi açarsan parmak emme sorunu ve çözüm yöntemleri hakkında bir yazı bulacaksın.

Bir hafta sonra hiç tanımadığım bu bayandan bana bir E.Postası  geldi.Teşekkür ediyordu.
          

Geçen Sonbahar.yürüyüş için İnciraltına gittim. Adalet heykeli  çevresindeki mermer döşeli alan üzerinde yürüyorum. Bir anne ile 2 yaşlarındaki oğlu yürüyor yakınımda. O ara çocuk,annesinin elinden kurtularak koşmaya başladı denize doğru.Anne telaşla  ''dur,dur '' falan dedi ama çocuk koşuyordu.Ben annenin önüne geçtim:


         -Bırak koşsun, dedim.20 metre kadar koşup geri dönecektir.

 

Anne şaşkınlık içinde bir bana bakıyor, bir çocuğuna. Derken çocuk 20 metre kadar gitti ve geri döndü. Koşarak gelip annesine sarıldı. Kadın şaşkınlığını attı üzerinden. Bana dönerek:

-Nereden bildiniz döneceğini?

-Sanırım çocuğunuz 2 yaşında.

-Hemen hemen,23 aylık.

-İki yaş sayılır. Ben psikologum.2 yaşına basan çocuklarda, özgürlük duygusu filizlenmeye başlar. Çocuktaki bu duygunun gelişmesine olanak tanınmazsa ileride, çocukta çeşitli sorunlar oluşabilir. Ayrılırken çocuk da el salladı bana annesiyle birlikte. Çünkü pozitif bir konuşma olduğunu anladı çocuk.

 Anne ile baba pozitif konuşurlarsa çocuk anlar ve konuşmaya katılma isteği duyar. Komşu bayan, üç beşlik (dedikodu) bozdurmak için kapıyı çalar. Çocuğun annesi kapıyı açar ve yapay duygularla sarılıp öpüştükten sonra lafa başlarlar. Bu yapay ortamdan rahatsız olan çocuk mızmızlanmaya başlar. Anne çocuğuna çıkışır:

-Kes sesini, senin yüzünden iki üç söz edemeyecek miyim komşumla!

Anne ya da baba ile çocuk arasında bir sorun yaşanıyorsa bunun nedeni anne ya da babanın yanlış tutumudur. Tamamlayıcı bilgi için bu sitedeki SÖZ DİNLEMEYEN ÇOCUKLAR başlıklı yazıyı da okuyabilirsiniz.

On yıl önce yazdığım bir şiir ile sonlandıralım bu yazıyı:


Ben Öğretmenim

Nerede bir çocuk görsem

Annesinin kucağında

Ya da el ele

Anne kız, anne oğlan

Baba kız baba oğlan

Gözlerinin içine bakarım çocukların

Okul kıvancı görürüm gözlerinde

Hemen öğretmeni olurum onların...

            * * *

Ben öğretmenim

Bütün çocukların öğretmeni

Dünyadaki bütün çocukların

Öğretmeniyim...

           * * *

Sizler bilin ya da bilmeyin

Ben!

Öğretmeniyim Afgan çocukların

Bengaldeş’li, Afrikalı çocukların.

Onlar,

65 yıl önceden

Yalın ayak, başıkabak 

Öğrencilerim benim...

          * * *

Dünya dönecek, dönecek

Gün gelecek

Çocuklar büyüyecek

Zihinler temizlenecek

Güneş mutlu doğacak

Güneş mutlu batacak

Bu güzel küreyi

Sevgi buharı saracak

Her gün 23 Nisan pırıltısı,

Gezegenimiz

Barış gülü olacak...

Saat
 
 

 
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
ysfgunduz.tr.gg
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol